Haberler

MESLEKİ YETERLİLİK BELGESİ BELGELENDİRME TEŞVİKLERİ

MESLEKİ YETERLİLİK BELGESİ BELGELENDİRME TEŞVİKLERİ

 

INPEC Eğitim Belgelendirme Danışmanlık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile ÜRMAKSAN Makina İnşaat Taahhüt Tic. San. Ltd. Şti. arasında Mesleki Yeterlilik Kurumu teşvikleri kapsamında Tek Nokta Başvuru Protokolü imzalanmıştır.

 

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan 5444 sayılı kanun ve tebliğlerde yer alan Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Meslekler arasında olan Makine Bakımcı Seviye 3 (10UY0002-3), Makine Bakımcı Seviye 4 (10UY0002-4), Makine Bakımcı Seviye 5 (10UY0002-5), Makine Montajcısı Seviye 3 (12UY0105-3) ve Makine Montajcısı Seviye 4 (12UY0105-4) ulusal yeterlilikleri kapsamında MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi alma zorunluluğu getirilmiştir. Kanun kapsamında sınavlarda başarılı olan kişilerin sınav ve belge masrafları İşsizlik fonundan karşılanacaktır.

ÜRMAKSAN Makina İnşaat Taahhüt Tic. San. Ltd. Şti. ulusal ve uluslararası geçerliliği olacak                         belgelendirme faaliyetleri ile olan Makine Bakımcı Seviye 3 (10UY0002-3), Makine Bakımcı Seviye 4 (10UY0002-4), Makine Bakımcı Seviye 5 (10UY0002-5), Makine Montajcısı Seviye 3 (12UY0105-3) ve Makine Montajcısı Seviye 4 (12UY0105-4) branşlarında yapılacak uygulamaların nitelikli işçi tarafından yapılmasını, buna bağlı olarak ülkemizdeki makine bakımcı – makine montajcısı işçiliğinin kalitesinin artırılmasını, sektörel değerin korunmasını, rekabet gücünün artırılmasını, personelden kaynaklı uygunsuzlukların ve bu uygunsuzluklardan kaynaklı maliyetlerin minimize edilmesini hedeflemektedir.

Bu hedefler doğrultusunda ÜRMAKSAN Makina İnşaat Taahhüt Tic. San. Ltd. Şti. olan Makine Bakımcı Seviye 3 (10UY0002-3), Makine Bakımcı Seviye 4 (10UY0002-4), Makine Bakımcı Seviye 5 (10UY0002-5), Makine Montajcısı Seviye 3 (12UY0105-3) ve Makine Montajcısı Seviye 4 (12UY0105-4) mesleklerinde faaliyet gösteren sektör çalışanlarının MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi almasına destek vermektedir.

Sosyal Sorumluluk Projesi (MYK) teşvikler kapsamında, sektör çalışanlarının bağımsız ve tarafsız bir şekilde MYK belgesi sahibi olabilmesi için ÜRMAKSAN Makina İnşaat Taahhüt Tic. San. Ltd. Şti.  TÜRKAK’tan akredite ve MYK tarafından yetkilendirilmiş INPEC Eğitim Belgelendirme Danışmanlık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile Mesleki Yeterlilik Belgesi sınavlarının yapılması için protokol imzalamıştır. MYK Belgesi sınavları INPEC Eğitim Belgelendirme Danışmanlık firması tarafından yapılacaktır. Sınavlarda başarılı olan sektör çalışanlarının katıldıkları mesleğe ait Mesleki Yeterlilik Belgesi'ni almaya hak kazanacaklardır.

 

Mesleki Yeterlilik Belgesi isteyen sektör çalışanlarımızın 3 sınav hakkı bulunmaktadır. Birinci sınav haklarında başarısız olan sektör çalışanının ücretsiz 2 sınav hakkı daha bulunmaktadır. Mesleki Yeterlilik Belgeleri özel baskı merkezinde taklit edilemeyecek bir şekilde benzersiz belge numarası ile üretilmekte olup beraberinde Mesleki Yeterlilik Kimlik Kartı verilmektedir.

Mesleki Yeterlilik Belge zorunluluğu hakkında bilgi almak için aşağıdaki linkleri tıklayabilirsiniz.

https://www.myk.gov.tr

https://www.myk.gov.tr/index.php/tr/myk-meslek-yeterllk-belges-zorunluluu-sayfasi

 

Yukarıdaki mesleklerden belge almak isteyen sektör çalışanları gerekli bilgileri 0264 281 05 57 numaralı telefondan ya da http://www.inpec.com.tr/ internet sayfasından firmaya ulaşabilirler.

 

https://youtu.be/833ChsuNAHU

 

Devamını Oku
TÜRKİYE TARIMININ 5 TEMEL SORUNU

1) MALİYET ARTICI UNSURLARIN ÇÖZÜMLENEMEMESİ

Girdi maliyetlerinin (elektrik, mazot, gübre, ilaç) dünya fiyatlarının üzerinde seyretmesi ve piyasa manipülasyonları sektöre büyük zarar vermektedir.

ÇÖZÜM: Tarımsal aracılara akreditasyon sistemi getirilmeli, tarımsal üretim için kullanılan mazotta Özel Tüketim Vergisi kaldırılmalı, tarımsal üretimde yenilenebilir enerjinin kullanımı teşvik edilmeli, tarımda kullanılan elektrik bedeli hasat sonunda ödenmelidir.

 

2) ÇİFTÇİ EĞİTİMİ VE UYGULAMALARININ YETERSİZ OLMASI

Yeni teknolojiler, üretim sistemleri, pazarlama sistemleri, teşvikler ve mevzuat konusunda üreticilerin bilinçlendirilmesine, genç nüfusun tarımsal üretime özendirilmesine ve teşvik edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.

ÇÖZÜM: İlgili özel sektör kuruluşları, üniversiteler ve yayın kuruluşları ile beraber yaygın bir çiftçi eğitimi hedeflenerek, arazide uygulamalı ve kontrollü eğitim verilmeli. Tarım danışmanlığı sistemi teşvik edilmeli. TRT-Tarım kanalı yeniden kurularak üniversite-bakanlık-üretici işbirliği geliştirilmeli. Gençleri tarım ekonomisine çekmek için, maddi destek, hibe ve teşvik sağlanmalıdır.

 

3) TARIM ARAZİLERİNİN PARÇALI ve DAĞINIK YAPISI

Tarımsal arazilerin çok parçalı ve dağınık yapısı üretim maliyetlerini artırmakta, modern tekniklerin uygulanmasını ve ulaşım ağının inşasını zorlaştırmakta, çiftçinin kazancını düşürmekte ve tarımsal rekabet ile tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.

ÇÖZÜM: Arazi toplulaştırması ve sınırsız köy projeleri çalışmaları hızlandırılmalıdır.

 

4) TARIMSAL ÜRETİMDE VERİM VE KALİTENİN DÜŞÜK OLMASI

Toprak ve iklim şartlarına uygun tür ve çeşit seçiminde, uygun tedbirlerin (gübreleme, sulama vb.) kullanılmaması nedeniyle verim ve kalite düşüktür. Arıtma tesisi bulunmayan sanayi kuruluşları, toprağı ve yer altı sularını kirletmekte ve bu durum tarımsal üretimde verim ve kalite kaybına sebep olmaktadır.

ÇÖZÜM: Artan nüfus ve beslenme zorunluluğu dikkate alınarak yeni tarımsal üretim teknolojileri geliştirilmeli. Bu amaçla TÜBiTAK tarafından Tarımsal Ar-Ge başlığı altında özel bir destek programı geliştirilmeli. Tesisleşme ile atık yönetimi birlikte düşünülerek teşvik verilmeli, kamu kuruluşları bu konuda koordinasyon içinde çalışmalı, özellikle küçük ölçekli tarıma dayalı işletmelerin çevre korumaya yönelik faaliyetlerinde ekonomik analizler iyi yapılmalıdır.

 

5) SULANABİLEN ARAZİ MİKTARININ AZLIĞI ve MEVCUT SU KAYNAKLARININ ETKİN KULLANILAMAMASI

Sulanabilen arazi miktarının azlığı nedeniyle ülkemiz, özellikle yağlı tohumlu bitkilerde ithalata mahkûmdur. Suyun etkin kullanılamaması nedeniyle, hem gereksiz su sarfiyatı olmakta hem de üretim artırılamamaktadır.

ÇÖZÜM: Sulanabilen arazi miktarı artırılmalı. Başta damlama sulama sistemi olmak üzere, yeni sistemler uygulanarak suyun etkin kullanımı sağlanmalı, bu tür projelere verilen destekler artırılmalı. Gübrelemenin etkin yapılabilmesi ve iş gücü maliyetinin azaltılması amacıyla basınçlı sulama sistemi ile birlikte kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

 

Kaynak: https://www.tarimdanhaber.com/haber/tarim/turkiye-tariminin-5-temel-sorunu//

Devamını Oku
TARIMDA MAKİNA SATIŞLARI DURMA NOKTASINA GELDİ

Girdi fiyatlarındaki artış, çiftçinin üretimden çekilmesi nedeniyle tarım makinaları sektöründe satışlar durma noktasına geldi. Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) verilerine göre traktör satışlarında Eylülde yüzde 63 daralma yaşandı. Tarım alet ve makinalarında ise Ağustos ayında yüzde 41 daralma görüldü.

Yüksek fiyat artışı nedeniyle çiftçinin girdi alamaması ve üretimin düşmesi tarım makina ve ekipman sektöründe büyük daralmaya neden oldu. Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) Genel Sekreteri Selami İleri, 25 yıldır sektörde olduğunu ilk kez bu kadar durgun bir dönem yaşandığını söyledi.

Sektörde satışların durma noktasına gelmesi nedeniyle işçi çıkarma,üretimi yavaşlatma veya durdurma gibi seçeneklerin değerlendirildiğini anlatan İleri DÜNYA’ya şu bilgileri verdi:” Bu dönem tarım makina ve ekipmanları için satışların en yoğun olduğu dönem olarak bilinir. Bayiler gelir çeklerini verir, ürünleri alır, En hareketli dönem yaşanırdı. Fakat bu yıl ne gelen var,ne de satış. Özellikle gübre ve diğer girdilerdeki fiyat artışı nedeniyle tüketim azaldı. Gübre satışlarının üçte bir oranında azaldığı ifade ediliyor. Bu çiftçinin üretim yapmadığı,yapamayacağı anlamına geliyor. Üretim olmayınca tarım makina ve ekipmanı da alınmıyor.”

İmalat maliyetinde büyük artış

Makina ve ekipman sektörünün ana girdisinin demir çelik olduğunu ve onunda fiyatının dolar bazında çok yükseldiğini anlatan Selami İleri: ” Demir çeliği yani hammaddeyi almak kolay değil. Dolar bazında fiyatı çok arttı. İmalat için hammadde olarak demir çelik satın almak istediğinizde firmalar önce dolar ile ödeme istiyor. Hammaddeyi dolarla alan imalatçı 2.5-3 aylık bir imalat sürecinden sonra Türk Lirası ile satış yapıyor. Bunun sürdürülebilir bir tarafı yok. Ayrıca sektörün devletten KDV alacağı var. Bunun da bir an önce ödenmesi, mahsuplaştırılması gerekiyor.” dedi.

Traktörde yüzde 63 daralma

Eylül ayı itibariyle traktör satışlarında yüzde 63 daralma yaşandığını belirten İleri:” Tarım makina ve ekipmanla ilgili son veriler Ağustos ayına ait. Ağustos’ta yüzde 41 daralma görülüyor.Tarım alet ve ekipman sektörünü ayakta tutan sektörlerin başında şekerpancarı, hububat ve diğer sektörler. Son verilere baktığımızda buğday,arpa ekimi yapılması gerekiyor. Fakat çiftçi ya üretim yapmıyor veya üretim yapanlar da girdi alımını ciddi olarak düşürdü. Yüksek girdi fiyatları nedeniyle pancar üretiminde de bir kaçış var. Bütün bunlar makina ve ekipman alımını azaltıyor. Sektör şu anda büyük bir durgunluk içinde” dedi.

Sektörü ihracat ayakta tutuyor

İhracatın sektörü ayakta tuttuğuna dikkat çeken Selami İleri:”İhracata çalışan imalatçılar bu dönemde adeta rekor kırdı. Fakat, ihracat ile ilgili de özellikle para tahsilatı ve benzer sıkıntılar var. Biz yetkililerle görüşerek ülkeler arasında yapılacak anlaşmalarla mal takasını önerdik. Özellikle Türk Cumhuriyetleri bu konuda çok istekli.Yani “biz size pamuk verelim karşılığında makina alalım” diyorlar.İkili anlaşmalarla bu sağlanırsa sektör için bir çıkış yolu olabilir.Böylece dolar kullanımı da azalır. Mal takası konusunda devlet öncülük yaparsa sadece bizim sektöre değil bir çok sektöre katkısı olacaktır” bilgisini verdi.

Kredi ve desteklerde iyileşme yapılmalı

Ziraat Bankası’nın 25 bin liraya kadar yüzde 75 faiz indirimli küçük ekipman kredisi verdiğini vurgulayan Selami İleri, bu kredinin limitinin artırılması,dosya masraflarının devlet tarafından karşılanması ve yüzde 100 düşük faizli olarak verilmesinin sektörde satışları artırabileceğini ifade etti.

Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği Genel Sekreteri Selami İleri, tarım sektöründe desteklerin küçük üreticiye de büyük üreticiye de aynı oranda verildiğini hatırlatarak desteklerin de ölçeğe göre verilmesini önerdi. Traktör , makina ve ekipman parkının çok eskidiğini vurgulayan Selami İleri, eski ama kullanılabilir makina ve ekipmanların elden geçirilerek üçüncü dünya ülkelerine hibe edilmesinin de sektörde bir yenilemeye ve hareketliliğe neden olacağını söyledi.

Cari açığı kapatan sektör olmak istiyor

Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Önal, yerli makina üreterek bugüne kadar olduğu gibi cari açığı kapatan sektör olmak istediklerini belirterek şu bilgileri verdi: “Tarım makine ve ekipman üretimi yapanlar,yazlık,gayrimenkul veya başka alanlara yatırım yapmıyor. Kendi sektörüne imalata,üretime yatırım yapıyor. Yatırım yapan ve istihdam yaratan bu sektöre devletimizin de destek olmasını bekliyoruz. Şu anda sektörde ciddi bir daralma ve durgunluk var. Bunu atlatmamız gerekiyor. Yoksa hiç beklemediğimiz büyük sıkıntılar olabilir. O zaman bizim ürettiğimiz makinalar ithal edilir. Biz ithalat değil ihracat yapmak istiyoruz. Zaten ihracatta çok iyi durumdayız.Bakın devletin verdiği fuar desteği ve teşviklerle ülkemizi ürettiğimiz ürünleri tanıtıyor ve sonuçlarını da alıyoruz. Ben firma olarak Avustralya yakınlarında Yeni Kalendonya’ya, Küba’ya,Uruguay’a makina ihraç ediyorum. Bu şekilde çalışan çok imalatçı var. Bu sektöre verilecek desteklerle biz bu ihracatı artırır ve yaşanan durgunluğu aşarız.”

 

Kaynak: http://www.tarimdunyasi.net/2018/10/29/tarimda-makina-satislari-durma-noktasina-geldi/

Devamını Oku
2018 İzmir AgroExpo Fuarındaydık

Türkiye'nin en büyük fuarlarından biri olan İzmir Tarım fuarına katılım gerçekleştirdik. Fuarın düzenlenmesine katkı sağlayanlara teşekkür ederiz. Konya, Bursa ve Adana'dan sonraki güzel tarım fuarlarından biri oldu.

Devamını Oku
Türkiye İçin Buğday Hasadının Önemi

          Hızla artan Ülke nüfusumuzun beslenmesinde buğday hasadı ile elde edilen ürünün büyük önemi vardır. Buğday ürününden elde edilen un, bulgur, makarna, nişasta insan beslenmesinde; buğday bitkisinin sapları ise kağıt-karton sanayinde ve hayvan beslenmesinde kullanılmaktadır. Bu nedenle gerek Dünya' da ve gerekse ülkemizde özellikle buğday üretiminde herhangi bir nedenle azalma olduğunda gerek ekmek fiyatları veya gerekse undan yapılan gıda maddelerinin fiyatları yükselerek doğrudan herkesi etkilemektedir. Bu nedenle her ülke için buğday üretimi açısından yeterli olmak ve stoklarında yeterince buğday ürünü bulundurmak stratejik bir önem arz etmektedir. Türkiye'de buğday yaklaşık 9.4 milyon hektar arası alanda ekilmekte, üretimde yıldan yıla değişmekle birlikte 20 milyon ton civarında gerçekleşmektedir. Dekardan alınan ortalama verim de yaklaşık 213 kg civarındadır.

 

          Ülkemizde 1 kişinin beslenmesi için ortalama yıllık 225 kg buğday gerekli olduğu düşünülürse 81 milyon nüfusumuz için 18.3 milyon ton buğdaya ihtiyaç vardır. Ülkemizde her yıl yaklaşık 9.4 milyon hektarlık alana buğday ekimi için ise dekara 20 kg tohumluktan yaklaşık 1.9 milyon ton gerekmektedir. Yine her yıl gerek depolamada ve gerekse taşınma sırasındaki kayıpları da %3 sayarsak yaklaşık 0.6 milyon ton buğday ürünü kullanım dışı kalmaktadır. Özet olarak bugünkü nüfusumuz için yılda en azından 15.8 + 1.9 + 0.6 = 18.3 milyon ton buğday üretmek zorundayız. 

 Türkiye için stratejik öneme sahip buğday tarımında en önemli ve keyifli işlemlerden birisi yetiştirilen ürünün hasat ve harman edilmesidir. Buğday hasadı ile harmanı Ülkemizde iklim koşullarına da bağlı olarak, önce Haziran ayı başında Akdeniz Bölgesinde başlamakta, Temmuz ayında bir çok bölgemizde devam etmekte ve en son Ağustos ayında Doğu Anadolu bölgesinde bitmektedir. Bir çok yöremizde buğday hasadı başlangıcı bayramlarla kutlanmaktadır. 

 

Buğday hasat ve harmanı Ülkemizde büyük ölçüde biçer döverlerle yapılmakta ve kısa zamanda ürün ambarlara depolanmakta veya satışa çıkarılmaktadır. Biçerdöver ile hasat da, hasat ve harman işlemi birlikte yapılmaktadır. Bu nedenle biçerdöverin ayarları hasat ve harman açısından tane kayıplarını azaltmak için çok önemlidir. Tane kayıplarının en fazla olduğu arızalı, engebeli arazilerde kullanılan biçerdöverlerin ön tabla, düzenek ayarları çok iyi yapılmalı, tane dökümü asgari seviyede tutulmalıdır. 

 

Buğday hasadında biçerdöverin yanında bazı dağlık yörelerimizde hala insan gücüyle orak, tırpan ve traktörden güç alan biçer bağlar ile harman makinesi(batos) kullanılmaktadır. Orak, tırpan ve biçer bağlarla bir günde fazla iş yapılamadığından hasat işlemleri zamanında bitirilememekte ve tane kayıpları da artmaktadır. 

 

Buğday için en uygun hasat zamanı: 

          Türkiye'de buğday hasadı genellikle güneyde önce Çukurova'dan Haziran ayı ilk günlerinde başlamakta, Temmuz ayında Trakya ve İç Anadolu Bölgelerinde yoğunlaşmakta, Ağustos ayında Doğu Anadolu bölgesinde sona ermektedir. Geç ekilen veya gelişme devresi uzun yani geççi buğday çeşitlerinin hasadı, normal zamanda ekilen ve orta erkenci çeşitlere göre bir iki hafta daha sonra yapılmaktadır. 

 

 Buğday bitkisi, hava sıcaklığına ve çeşidin erkenciliğine bağlı olarak başak çıkarmayı takip eden çiçeklenmeden 50-60 gün sonra biçerdöver ile yapılacak hasat olumuna gelir. Buğday bitkileri biçerdöver ile hasat olumuna geldiğinde bitkinin sapları, yaprakları ve başaklar sarı saman rengini alır, başaktaki ve tanedeki rutubet oranı %12'nin altına iner. 

 

          Buğday hasadının zamanını iyi belirlemek tane kayıplarını azaltma ve ürün kalitesi için çok önemlidir. Hasadın erken yapılması, tanelerin buruşuk ve solgun olmasına neden olmaktadır. Çünkü başakların ve tanelerin iyice kurumadan erken hasat edilmesi durumunda tam olgunlaşmamış tanelerde kalite düşmekte, başaktan ve başakçık kavuzundan taneler zor ayrılmakta, yüksek rutubet nedeniyle ürünü kurutmak gerekmektedir. Geç yapılan hasatta ise çeşidin özelliğine de bağlı olarak başakta tane dökülmeleri, yağışa ve rüzgara bağlı olarak bitkide yatmalar, bazı çeşitlerde başaktaki tanede çimlenmeler görülebilir. Buğday hasadındaki 2-3 günlük gecikme dekardan alınan tane veriminde %2-3 arasında azalmaya neden olmaktadır.

 

           Hasatta buğday başaklarında rutubet oranı %11-12 arasında olmalıdır. Tanelerin daha yüksek rutubette olması hasattan sonra kurutmayı gerektirmektedir. Hasadın fazla geciktirilmesi de kuş zararı, başak kırılmaları, tanelerde renk değişimi, kararma ve önemli oranda tane dökülmesine neden olarak dekardan alınan verimi düşürmektedir. Buğday tarlasında bitkilerinin hasat dönemine geldiğini gösteren belirtiler:

 

Buğday tarlasında başaklar altın sarısı rengini almalıdır. 

 Başaklardaki taneler sert olmalı, tırnakla bastırılınca ezilmemeli, kuru olmalıdır.

 Bitkinin sapı, yaprakları, başağı ve taneleri tamamen kurumuş olmalıdır. 

 Başağı koparıp elimize alıp ovaladığımızda taneler kolayca başakçık kavuzlarından ayrılmalıdır.

 

Başaktaki kardeşler de hasat olumuna gelmelidir, hasat sırasında tüm tarladaki buğday bitkileri mütecanis olarak kurumalıdır. 

 

Hasatta tane kayıplarını azaltmak için alınabilecek önlemler:

 Biçer döver ile hasatta tane kayıplarını azaltmak için, ayarlı ön tabla ile uygun yükseklikten zamanında hasat yapılması çok önemlidir. Fazla yüksekten hasat yatık ve yarı yatık bitkilerin biçerdöverin ön tablasına alınmasını önleyerek tabla ve verim kaybına neden olmaktadır.

 

 Hasat kayıplarının en az düzeye indirilmesi için kullanılan biçerdöverin öğleden evvel ve sonra farklı ayarlanması gereği unutulmamalıdır. Çünkü günlük sıcaklık artışına bağlı olarak tanelerdeki nem oranı da değişmektedir. Genelde sabahları saat 10'a kadar tanelerdeki nem yüksektir. Bu nedenle buğday hasadına sabah saat 10'dan sonra çiğ kalkınca girilmesi daha uygundur. Aksi halde sabah erken saatlerde hasat edilen ürünün nemi yüksek olacağından kurutmak gerekebilir. Biçerdöver ayarları ile ilgili olarak şu noktalar üzerinde durulmalıdır:

 

Biçerdöverin silindir hızı ayarı: 

 Biçerdöverle hasat yaparken tane dökülmesi dolabın çarpması sonucu ise devir sayısı azaltılır. Biçerdöverin silindir hızı mümkün olduğu kadar düşük, dakika da 250-350 devir arasında olması uygundur. Aşırı silindir hızı bir yandan tanelerin kırılmasına neden olurken, bir yandan da eleklerde tıkanmalar meydana gelir, başak ve tane olarak önemli hasat kayıplarına neden olabilir.

 

Batör-kontrabatör açıklık ayarı: 

 Biçerdöverden sap samanla birlikte dövülmemiş başaklar dışarı atılırsa bunu engellemek için batör-kontrabatör aralık ayarı iyi yapılmalı ve batör devri uygun olmalıdır. Gerekirse batör ve kontrabatördeki aşınmış parçalar değiştirilmelidir. Buğday sapı ve başaklar yeterince kuru iseler (%12 ve daha az nemli), açıklık ayarı biraz daha artırılabilir. Biçerdöverin arakasındaki hasat artıkların atıldığı namluya bırakılan saplardaki başaklarda bir miktar tane kalıyorsa bu açıklık azaltılabilir. Bu durumda silindir hızını artırmak yerine, açıklık ayarını düşürmek daha iyidir.

 

Vantilatör ayarı:

 Aşırı hava, buğday tanelerin bir kısmının tekrar geri dönüşüm(anafor) yolu ile kırılmalarına veya dışarı atılmalarına neden olmaktadır. Tarlada 40-50 metrelik bir şerit hasat edildikten sonra, biçerdöverin arkasındaki döküntüler kontrol edilmeli ve taneler dışarı atılmayacak şekilde vantilatör yeniden ayarlanmalıdır.

 

 Elek Ayarı:

 Eleğin aşırı yüklenmesini önlemek için biçerdöverin biçim esnasındaki hızı azaltılmalıdır. Buğday hasadının temiz yapılması, ürününün kalitesini ve satış fiyatını olumlu yönde etkileyen çok önemli bir faktördür. Bu nedenle depoya gelen ürünün temiz olması ve kavuz gibi sap saman parçaları taşımaması için biçerdöverin üst ve alt eleklerinin aralıklarının uygun olması gerekmektedir. 

 

Sarsak ve bayrak kayıpları:

 Sap ve saman ile tarlaya tane atılması, dökülmesi biçerdöverde sarsak kayıplarının olduğunu göstermektedir. Sarsakların hasat sırasında tıkanması, batör devrinin çok düşük olması, perdenin yırtılması, biçerdöver hızının fazlalığı ve kontrabatör aralığının fazlalığı sarsak kayıplarına neden olmaktadır. Bu gibi kayıplara neden olmamak için biçerdöver tarlada hasada başlamadan önce ayarları buğdayın gelişme durumuna göre ayarlanmalıdır. Biçerdöver tarlaya girdikten sonrada biçerdöverin peşinden gidilerek başak ve tane döküp dökmediği kontrol edilmelidir. Buğday hasadı esnasında tarlada biçerdöverin arkasında bir yerde işaretleyeceğimiz kenarları birer karışlık bir alanda bulacağımız her tane, dekar başına yaklaşık 1 kg'lık ürün kaybı demektir.

 

Tarla başlarında hasat edilmemiş buğday bitkilerine “bayrak” denilmektedir. Bu tip kayıplar, biçer döver dönüşlerinde ön tablanın zamanında indirilmemesi sonucu olmaktadır. Bu gibi ürün kayıplarını azaltmak için biçerdöver operatörlerinin eğitimli ve dikkatli olması gerekmektedir. 

 

Yatmış buğday ve biçim yüksekliği :

 Yatan buğday tarlalarında kesme kayıplarını azaltmak için biçerdöverin sap ayırıcısı iyi ayarlanmalı ve sap kaldırıcı parmaklar iyi kullanılmalıdır. Yatan buğday tarlasında başak ve tane kayıplarını azaltmak için hasatta çok dikkatli olunmalıdır. 

 Buğday hasadında çok yüksekten biçim yapmaktan kesinlikle kaçınmalıdır. Çok yüksekten hasat dekardan daha az sap balyası alınmasına ve anızlı toprak işlemenin zor olmasına neden olmaktadır. Tarlanın ve buğdayın gelişme durumuna göre yaklaşık 10-15 cm arasında yüksekten hasat yapılması uygundur. 

 

El veya biçer bağlar ile yapılan hasat:

 El veya biçerdöver ile hasat, Ülkemizde daha çok dağlık küçük alanlarda aile ihtiyacı için un veya bulgur elde etmek amacıyla buğday üretimlerinde yapılmaktadır. Bugün için oldukça az olan bu gibi dağlık yerlerde yetiştirilen buğdayın hasadı orak, tırpan veya biçer bağlar ile yerden 10-15 cm arasında yükseklikten hasat edilmektedir. Hasat edilen bu başaklı buğday sapları önce tarlada demetler halinde yığılır. 

 Hasat edilen ürünün harmanı hayvan gücüyle çekilen döven ve harman makinesi (batos) olmak üzere iki yöntemle yapılmaktadır. Birinci yöntemde harmanın düzgün ve temiz yapılması için uygun bir yerde, çoğunlukla 300 m2 civarında düz bir alanda önce otları kazınıp, su serpilerek ıslatılır, daha sonra ince bir saman serpilir ve ağır silindir çekilerek toprak iyice sıkıştırılır. Bir gün sonra samanlar iyice süpürüldükten sonra geriye düzgün, sert zeminli, tozamayan bir harman alanı kalır. Hazırlanan bu harman yerinin etrafına, hakim rüzgarları perdelemeyecek şekilde tarladan daha önce hasat edilen buğday demetleri getirilerek yığınlar yapılır. Bu yığınlardan her sabah harman yerine buğday demetleri mütecanis olarak serilerek, hayvan gücüyle çekilen dövenler ile ezilerek yaklaşık 4 saat içersinde saptan ayrılır. Daha sonra bu saman ve tane karışımı harman alanın ortasına yığılır. Tınaz da denilen bu işlem ile uygun bir rüzgarın yardımıyla tahta kürekler kullanarak havaya savrulan samandan tane ürünü ayrılır. Buğday ürünün temiz olması için gerekirse eleklerde kullanılır. Bu şekilde samandan ayrılan tane ürünü, çuvallara konularak depolanır. Arta kalan saman ve kavuzlardan oluşan kesmik büyükbaş ve küçük baş hayvanlara yedirilmek üzere samanlıklara konulur. 

 

İkinci yöntemde ise harman yerine getirilen ve traktör gücüyle çalışan harman makinesi (batos) ile buğday ürünü sap ve samandan ayrılır. 

 Gerek el ve gerekse biçer bağlar ile hasat da deki tane kayıpları üreticilerin gerekli özeni göstermesi ile azaltılabilir. 

 

Sonuç: 

 Sonuç olarak, biçerdöverle hasatta tane kayıplarını en aza indirmek için biçerdöverin hızı, batör-kontrabatör açıklığı, biçim yüksekliği büyük önem taşımaktadır. Eski model ve ayar tutmayan biçerdöverlerle yapılan hasatlarda büyük oranda tane kayıpları olmaktadır. Gelişmiş, modern kabinli, dijital olarak tane kayıplarını gösteren biçerdöverler tane kayıplarını minimum düzeye düşürmektedir. Geç kalınan hasatlarda tane kaybı fazla olmakta ve sonbaharda bu gibi tarlalarda haramzade denen kendi gelen bitkilerin çokluğu bunu göstermektedir. Emniyetli depolama için buğday ürününün rutubeti kesinlikle %12'nin altında olmalıdır.

 

Kaynak: http://www.cine-tarim.com.tr/dergi/arsiv59/sektorel06.htm

Devamını Oku